PKK, IŞİD ve ‘ İMZACILAR ’ ÜÇGENİNDEKİ İKTİDAR,
Erol Manisalı
19 Ocak 2016 Salı
Daha üç yıl öncesinde AKP üçü ile de ılımlı ilişkiler içindeydi:
PKK ile görüşüyordu, masaya oturuyor, kabulleniyordu. Kendi beyanları ile bütün bunları açık açık kamuoyu ile paylaşıyordu.
IŞİD’le, en hafif deyimi ile “düşman ve karşıt değildi”. Türkiye’de tedavi ediliyorlar hatta IŞİD’e yakın örgütler toplantılar yapabiliyorlardı.
Hükümeti (ve devleti) eleştiren imzacı akademisyenlerin önemli bir bölümü, daha dün AKP’ye var güçleri ile destek veren kişilerdi.
Ve bugün iktidar her üçü ile kanlı bıçaklı hale geldi. Ankara, terör örgütü PKK ile savaş halinde. Çünkü örgüt devlete baş kaldırıyor, gerilla savaşı yapıyor.
Ancak “dün” de üç aşağı beş yukarı aynı şey geçerliydi. PKK’nin ve destekçilerinin stratejilerinde hiçbir değişiklik olmadı. Ankara’nın (Dünkü) büyük yanlışları, işi bugün kalkışma noktasına getirdi.
IŞİD meselesi
Dünkü “ılımlı” ilişkiler bugün topyekûn savaşa dönüştü. Çünkü IŞİD de en az PKK kadar vahşi ve insanlık dışı bir terör örgütüydü. Yöntemleri aynıydı. İnsanları canlı bomba gibi kullanıyorlardı. Biri kılıçla diğeri bomba ile kelle alıyordu.
IŞİD ve PKK ile (dünkü) ılımlı ilişkiler ve hoşgörü, bugünkü vahşeti ve kaosu hazırladı. Her şey kanıtları ile ortada.
IŞİD’den kimler yararlandı:
•Suriye ve Irak’ı parçalamak isteyen iç ve dış odaklar IŞİD’i tepe tepe kullandılar ve hâlâ da kullanıyorlar.
•Irak ve Suriye’de, Kürdistan bölgesini genişletmek isteyenler yararlandılar.
•Türkiye’yi karıştırıp bölmek isteyen iç ve dış odaklar da IŞİD’den fazlasıyla yararlandılar.
•Devletler olarak en kârlı çıkanlar ABD, Rusya ve İsrail oldu.
•Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi, IŞİD’i en çok kullananlardan biridir.
•Türkiye’de bazı radikal İslamcı çevreler de IŞİD’i kullanmaya kalktılar. Ancak hesap ters tepti; ülkeye kaos getiren terörün lokomotifi oldu ve olmaya devam ediyor.
Ve akademisyenler meselesi
Oldukça geniş bir akademisyen grubu Güneydoğu’daki olaylarda AKP’yi (ve devleti) oldukça ağır bir dille eleştirdiler. Ve bildirinin arkasından gözaltılar başladı.
Burada da elmalarla armutlar, doğrularla yanlışlar birbirine karıştı.. Ben olaylara şöyle bakıyorum:
1) PKK bir terör örgütüdür ve devlete baş kaldırmaktadır.
2) Devletin PKK ile mücadelesi meşrudur.
3) Mücadelenin, sivil halka zarar vermemesi gerekir.
4) PKK, “sivil halkla devleti karşı karşıya getirme yöntemleri uyguluyor”.
5) Hükümetin (ve devletin) kullandığı yöntemler eleştirilebilir. Bu demokrasinin gereğidir.
6) İmzacıların gözaltına alınmaları antidemokratik bir tutumdur.
PKK ve IŞİD’in arkasındaki bölgesel ve küresel odakları masaya yatırmadan ne Kürt meselesi ne de dinci terör sorunu çözülebilir.
Çözümü, büyük resmin içinde bulmak zorundayız.
Akademisyenlerin de bu konuda kalem oynatmaları gerekir.