10 Aralık 2021 Cuma

12 TEMMUZ BEYANNAMESİ’NİN TÜRK SİYASİ TARİHİNDEKİ YERİ ETKİSİ VE ÖNEMİ. BÖLÜM 1

12 TEMMUZ BEYANNAMESİ’NİN TÜRK SİYASİ TARİHİNDEKİ YERİ  ETKİSİ VE ÖNEMİ. BÖLÜM 1




Fehmi AKIN * 
* Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 03200
 
AFYONKARAHİSAR. 
Sosyal Bilimler Dergisi 

ÖZET 

DP kurulduktan sonra bir süre iktidar partisinin hoşgörüsüyle karşılassa da, belediye seçimlerini boykot etmesi ve umulanın üzerinde bir örgütlenme başarısı göstermesi üzerine iktidar partisinin ona karşı tutumu giderek sertleşmiştir. Gerginligin doruga çıkması üzerine İnönü devreye girmiş ve iki parti arasında arabuluculuga soyunmuştur. Cumhurbaşkanı İnönü, Tarihe “12 Temmuz Beyannamesi” olarak geçen bildirisiyle muhalefetin de iktidar partisinin koşulları içinde çalışacagı güvencesini vermiş ve çok partili
dizgenin süregenligini saglamıştır. 

GiRİŞ

Demokrat Parti (DP) 7 Ocak 1946’da kuruldu. 1946 Mayısında yapılan belediye seçimlerini boykot etse de 21 Temmuz 1946’da yapılan erken genel seçimlere katılarak 66 milletvekili çıkardı. Kurulmasından tam bir yıl sonra birinci büyük kongresini yaptı. 7 Ocak 1946’dan 12 Temmuz 1947 Beyannamesine degin geçen bir buçuk yıllık süre DP ile iktidar partisi 
CHP arasında zaman zaman siddetini artıran gerginliklere sahne oldu. Bu makalede önce 12 Temmuz’a giden süreç ele alınmıs, sonra da beyannamenin sonuçları üzerinde durulmustur. 

12 Temmuz Beyannamesi 

DP Birinci Büyük Kongresi ve hemen ardından yapılan Muhtar seçimlerinden kısa bir süre sonra iki parti arasında adım adım tırmanan gerginlik “Aldogan Olayı”ndan sonra1 zirveye ulastı. nönü, 6 Haziran’da, İngiltere’den yeni dönmş olan Fuat Köprülü’yü telefonla arayarak 
kendisiyle görüsmek istedigini söyledi. İki saat süren görüsmede Köprülü, İngiltere izlenimlerini anlattı2, sonra da Türkiye’deki iç politika konusuna girdi. Köprülü’nün en çok yakındıgı konu, yöneticilerin baskısıdır. Köprülü ayrıca, halkı ayaklandırma gibi, ihtilale tesvik etme gibi konuların siddetle aleyhinde oldugunu ekledi. 
Bu arada, DP Ankara İl Baskanı Üzeyir Avunduk ve İşadamı Vehbi Koç’un iki parti arasında arabuluculuk girisiminde bulundugu görülmektedir. 
İnönü, Avunduk ve Koç’la görüstügünü, daha sonra da 7 Haziran’da Bayar’a randevu verdigini anılarında anlatır3. Bayar, görüsme sırasında yine yöneticilerin baskısına degindi. Partisine mensup olanların dövüldügünü, tehdit edildigini, islerinden çıkarıldıgını anlattı. Muhtar 
seçimleri sırasında yasanan olayları gündeme getirdi. 21 Temmuz seçimlerinden sözederek yüzlerce milletvekilinin kendilerinden haksız olarak alındıgını söyledi. nönü’nün buna, bazı haksızlıkların olmu olabilecegi, ancak bunların Meclis’teki komisyonlarda görüsülüp karara 
baglandıgı biçiminde karsı çıktıgı görülüyor. nönü bir de Bayar’a “Meclis çogunlugunu haklı olarak CHP’nin kazanmı oldugundan süpheniz var mı?” sorusunu yöneltince Bayar’ın, zaten yeteri kadar aday göstermediklerini, dolayısıyla çogunlugun CHP’de olacagını söylemesi anlamlıdır 4. Bayar, aynı görüsmede, partisine hakim oldugunu, asırıların hakkından gelecek güce sahip oldugunu belirtmiştir. 
Bayar bir de, ordunun politikaya karıstırılmasının tümüyle aleyhinde oldugunu göstermeye çalısmıstır. İnönü, görüsmenin sonunda bir çıkar yol bulmaya çalısacagını ve görüsmelerin sürecegini söylüyor 5. İnönü, Bayar’la görüsmesinin hemen ardından Peker’le bir araya geldi ve Bayar’ın “bundan sonra baskı yapılmayacagı” yolunda bir genelge çıkarılmasını arzu ettigini hatırlattı. Peker’in ise buna yanasmadıgını ve kendisine, simdilik görüsmelerin kesilmesinin 
daha dogru olacagını söyledigini aktarıyor İnönü 6. 11 Haziran’da İnönü, Bayar’la yeniden bir araya geldi ve yakınma konularını hükümet kanadına ilettigini söyledi. nönü, ayrıca bundan sonraki görüsmenin iki tarafın da hazır bulundugu bir biçimde yapılması önerisinde bulundu ve Bayar, bu öneriyi yerinde buldu. 14 Haziran’da bu dogrultuda taraflar bir araya geldi. Görüsmede iktidar kanadını Peker’le birlikte CHP Genel Baskan Yardımcısı Mümtaz Ökmen temsil ediyordu. Bayar ise yalnız gelmeyi yeglemisti 7. Basta İnönü, iki tarafı da dinleyip bir çıkar yol bulmayı amaçladıgını söyledi. Sonra Bayar söz aldı. Bayar, her zaman oldugu gibi en 
büyük sorunun yöneticilerin baskısı oldugundan dem vurdu. Yakındıkları konular hakkında iktidarın hiçbir islem yapmadıgını söyledi. Basbakan ise, bunun dogru olmadıgını, sikayetlerin üzerine gidildigini fakat yüzde 90’ının dogru çıkmadıgını ifade etti. Ökmen de onu onayladı. Basbakan ayrıca, muhalefetin ihtilal metotlarından yakındı. “Üç aya, altı aya kadar iktidara gelecegiz. Nasıl gelecegiz, geldigimiz zaman görürsünüz” gibi sözlerin baska anlamı olamayacagını söyledi. Bayar, bu iddiaları siddetle reddetti ve söz konusu ihtilal iddialarına dayanak olusturan olayların seçimlerin hemen ertesinde yasanan “infial”lerden ibaret oldugunu vurguladı 8. 
İnönü ise, iki tarafın da söylediklerinin önemli oldugunun altını çizerek yine de anlasmaya engel bir durum görmedigini söyledi. 
İnönü, bu sırada Peker’e, Bayar’ı hosnut etmek için ne yapılabilecegini sordu ise de Peker’den tatmin edici bir yanıt alamadı. Görüsmenin özeti sudur: 
Bayar, sikayet konularını sıralayarak, hükümetten, baskı yapılmayacagına iliskin bir genelge yayınlamasını istemektedir. Peker ise, böyle bir genelgenin simdiye dek baskı yapıldıgı anlamı çıkarılabilecek bir itiraf gibi anlasılmasından korkmaktadır. İki taraf arasındaki diyalog bu noktada tıkanma göstermektedir. İnönü ise, Bayar’ın bütün hırçınlıgına ve Peker’in de bütün vurdumduymaz tavırlarına ragmen pes etmemekte ve iki taraf arasında ortak noktalar bulmaya çalısarak, sonuna kadar hakemlik tutumunu sürdüreceginin isaretlerini vermektedir. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder