21 Haziran 2013 Cuma

“HIRSIZ VAR!”

“Günlük basından öğreniyoruz ki…” diye başlayamıyorum yazıya. Çünkü biraz sonra bahsedeceğim türden haberler, iktidar yalakası, çok satışlı boyalı basında görülmez. Cumhuriyet gazetesinde bile, ancak iç sayfalarda yer bulabilmiş kendine.

Işık Kansu imzalı, “Başbakan ortak olduğu şirketi kolluyor” (Cumhuriyet, 25.1.2004) başlıklı haberden öğreniyoruz ki, Bakanlar Kurulu Şeker Kurumu’nun görev süresini 31 Aralık 2004’te sona erdirmiş. Üstelik bu kararı da, “Şeker Kurumu’nca nişasta bazlı şekerler (NBŞ) üreten Amylum Nişasta Sanayi ve TAŞ’e 11.8 trilyon lira ve NBŞ üreten TAT Nişasta Sanayi TAŞ şirketine de 1.485 trilyon lira ceza kesilmesinden hemen sonra” vermiş!

Alınan kararın ne anlama geldiğini, iki CHP milletvekilinden öğreniyoruz.

CHP’li Gürol Ergin, "Kurum’un ortadan kaldırılmasının tek bir amacı olabilir. O da haksız ve illegal tatlandırıcı üretenlerin tam anlamıyla denetim dışında bırakılmasıdır” diyor.

CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’na göre de bu kararın şirketlere verilen cezaların tahsilinden önce alınması ise anlamlı… Zira bu karar cezaların tahsilini ortada bırakıyor!

İyi de bu kime yarıyor?

Kılıçdaroğlu’na göre Başbakan Erdoğan’ın ortağı olduğu şirketlere!

Çünkü, “NBŞ üreten Pendik Nişasta Şirketi’nde uluslararası şirket Cargill ile Ülker grubu” ortak! Erdoğan da Ülker’e ait içeceklerin dağıtım işi için kurulan “Yenidoğan Gıda Pazarlama” şirketine ortak!

Kısacası, söz konusu olan “ince işler”!

* * *

Bugünlerde gösterimde olan yerli yapım bir sinema filmi var. “Türk işi ekşın” sloganı ile sunuluyor seyirciye…

Adı: HIRSIZ VAR!

Oysa Türkiye’de daha “heyecanlı” ve pervasız bir film yıllardır gösterimde... Onu da “Türk işi politics” şeklinde tanımlayabiliriz.

O da aynı ismi hakketmiyor mu?

Ne dersiniz?

25.1.2005
http://denizkurdu2013.blogspot.com/2005/01/hirsiz-var.html

.


BÖYLE MECLİS’E BÖYLE “İTİBAR” !

Cumhuriyet gazetesinin 23 Ocak 2005 tarihli birinci sayfasından Bülent Sarıoğlu imzalı bir haber:

“TBMM Başkanı Arınç, milletvekillerinin en temel görevi olan olan yasamada usulsüzlük yaptıklarını kabul etti. Belediye Yasası’nda mükerrer oy kullanan AKP’li 7 milletvekilini açıklayan Arınç, ancak “sahtecilik” saptanmadığından ceza uygulanmayacağını bildirdi. TBMM Başkanı 'Böyle bir davranış parlamentonun itibarı bakımından üzüntü vericidir’ dedi.”

İşin özü şu kısacası: AKP’li 7 milletvekili Belediye Yasası’nın oylanması sırasında mükerrer oy kullanıyorlar!

Şaşırdınız mı?

Şaşırmayın!

İktidarda bulunan partinin her 5 (beş) milletvekilinden 1'inin (bir) sanık ya da zanlı olduğu bir Meclis’te bu tür olaylar şaşırtıcı olamaz!

Bir Meclis’in kimi milletvekilleri ve o Meclis’in içinden çıkan kimi hükümet üyeleri hakkında dava dosyaları mevcutken, 7 AKP’linin “mükerrer oy” kullanmasında şaşırılacak ne var ki!

2005 Türkiye'sinde, TBMM'deki 115 milletvekili hakkında 194 dokunulmazlık dosyası bulunuyor.(Cumhuriyet,22.1.2005)

Bunların 78'ini AKP'li, 34'ünü CHP'li, 1'ini DYP ve 2'sini de bağımsız milletvekilleri oluşturuyor. Diğer bir ifadeyle,Meclis'teki her 5 AKP milletvekilinden 1'i sanık ya da zanlı durumunda...

Bu listede kimler yok ki?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan..
Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül..
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan...
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu..
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül...
OrmanBakanı Osman Pepe...
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun...
AKP Genel başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat..
Grup Başkan Vekili Sadullah Ergin..
TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil..

Ve 100'den fazla milletvekili...

Bu milletvekili ve bakanların yargılanmalarını gerektiren suçlar da "görevi kötüye kullanma", "dolandırıcılık", "ihaleye fesat karıştırma", "zimmet" gibi Anayasa'nın 76. maddesine göre "milletvekili seçilmeye engelleyici"yüz kızartıcı suçlar üstelik...

Bu nitelikte üyeleri olan bir Meclis’te 7 AKP’linin mükerrer oy kullanması çok mu?

"Görevi kötüye kullanma", "dolandırıcılık", "ihaleye fesat karıştırma" gibi suçlardan sanık ya da zanlı olan “dokunulmazlara” ses çıkartmayan, bunları görmemezlikten gelen bir Meclis Başkanı’nın, mükerrer oy kullanan 7 AKP’li hakkında “sahtecilik saptanmadığından ceza uygulanmayacağını” söylemesi ise şaşırtıcı mı?

Üstelik “böyle bir davranış parlamentonun itibarı bakımından üzüntü vericidir” diyerek hâlâ “itibar”dan bahsetmesi mantıklı mı, komik mi, garip mi?

Başkan Arınç’a sormak gerek: Hangi itibar?

Böyle Meclis’e böyle “itibar”!

23.1.2005
http://denizkurdu2013.blogspot.com/2005/01/boyle-meclise-boyle-itibar.html

..


NE “UYGARLIK” AMA !



En temel insan hakkı, yaşam hakkıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 3. maddesi, “yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır” der. Diğer bir ifadeyle, insanların diğer haklardan yararlanabilmesi için önce hayatta kalması, güvenliklerinin tehdit altında olmaması gereklidir.

Ne var ki, işin içine silah girince, savaşlar başlayınca ne “kişi güvenliği” kalır ne “özgürlük” ne de “yaşam hakkı”... Silahı olan kuralları koyar!

Peki ya silahı satan?

Cumhuriyet’ten (22.1.2005) öğreniyoruz ki, “uygar Avrupa ülkeleri silahtan kazanıyor”!

“AB’nin 2003 yılı silah satışları” raporunda, “uygar” olarak nitelenen, kimileri tarafından da “medeniyet projesi” diye parlatılan “insan hakları” şampiyonu AB ülkelerinin silah ticareti ile ilgili çok ilginç bilgiler var.

2003 yılında kaç Euro’luk bir satış yapmışlar bu “uygar” AB ülkeleri?

28.3 milyar Euro!

Bu satışın sadece 8.3 milyar Euro’luk bölümü AB içinde olmuş.

Peki Ortadoğu ülkelerine kaç Euro’luk satış yapılmış?

8.4 milyar Euro…

Ortadoğu’ya en fazla silahı da Fransa satmış. Türkiye’ye “azınlık hakkı” diyerek ahkam kesen Fransa’yı da, Almanya ve İngiltere izliyor.

Mesela Irak’a 2003 yılı içinde 17 milyon 839 bin Euro’luk silah satılmış. Bu satışın 2 milyon 940 bin Euro’luk kısmını bu ülkeyi işgal eden İngiltere yapmış!

AB ülkelerinden en fazla silah alan topluluk üyesi ülke de Yunanistan!(3 milyar 105 milyon Euro)

Yunanistan, ayrıca 112 milyon Euro’luk silah ihraç ediyor ve bunun 14.5 milyonluk bölümü de Güney Kıbrıs’a gidiyor!

Ege’de “barış” rüzgarlarının estiği, Türkiye’nin, Kıbrıs’ta Yunanistan ve AB’ye yaranmak için yapmadığının kalmadığı bir dönemde bu silahlanma niye peki?

Dünyada ise silah satışında ilk sıra ABD’nin... İlk beş ise şöyle: ABD, Rusya, İsrail, Fransa ve Almanya…

ABD, silah satışında yüzde 50’lik dilimi tek başına sağlıyor! AB üyesi ülkeler ile ABD’nin silah satışındaki payı ise yüzde 75’e ulaşıyor.

Diğer bir ifadeyle, dünya silah ticaretinin yüzde 75’i, “insan hakları” şampiyonu, “demokratik” “uygar” ülkelerin tekelinde!

Ne “uygarlık”, ne “medeniyet projesi” ama!

22.1.2005
http://denizkurdu2013.blogspot.com/2005/01/ne-uygarlik-ama.html

..