KÜRESEL KRİZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KÜRESEL KRİZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2016 Salı

KÜRESEL KRİZ VE ÇİVİSİ ÇIKAN DÜNYA


KÜRESEL KRİZ VE ÇİVİSİ ÇIKAN DÜNYA



YAZAN
Özdem SANBERK
2011 Eylül
Somali’de yaşanan insani krizin yürek burkan görüntüleri, yoğun iç gündeme rağmen tüm Türkiye’nin dikkatini Kara Kıta’ya yöneltti. Türk devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve sıradan vatandaşlar, örnek bir dayanışma ve organizasyon kabiliyetiyle, Somali için ABD’den üç kat fazla yardım toplamayı başardı. Bu başarı, hem Türkiye’nin maşerî vicdanının bu tür konularda ne kadar hassas olduğunu bir kez daha ortaya koydu hem de Türkiye’nin dış politika perspektifinde değer-temelli bir anlayışla hareket ettiğini teyit etmiş oldu.
Ancak Somali’deki trajedi, tek başına bir ülkenin yardımlarıyla çözülebilecek bir sorun değil. Zira Somali, küresel eşitsizlik fenomeninin sadece görünen yüzü. Ortada çok daha derin bir sorun var: Dünyamız, küresel krizin de ivmelendirdiği bir küresel eşitsizlik ve yoksulluk dönemi yaşıyor. Ve bu problem gittikçe derinleşiyor.
Rakamların Dilinden Küresel Eşitsizlik,
Rakamlara kabaca bir göz atmak bile durumun vahameti hakkında fikir vermeye yetiyor. Bir tarafta, dünya nüfusunun % 70’i kişi başına düşen milli gelir açısından (satın alma gücü paritesine göre) yıllık 5.000 doların altında yaşıyor. Bunların ezici çoğunluğu ise günlük bir doların altında gelire sahip… Diğer taraftan, nüfusun sadece % 14’ü 20.000 doların üzerinde gelire sahip. Orta tabaka olarak tabir edilebilecek 8.000-20.000 dolar bandındaki nüfus sadece % 4, yani küresel bir “orta sınıf” bulunmuyor. Dünyada satın alma gücü paritesine göre ortalama kişi başına gelir 3.500 dolar ve insanlığın % 75’i bu sınırın altında yaşıyor.
Nüfusun % 40’tan fazlası günlük 2,73 doların altında bir gelirle hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Satın alma gücü paritesi dikkate alınmazsa, yaklaşık bir milyar insan günlük bir doların, nüfusun yaklaşık yarısı ise iki doların altında bir gelirle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tüm bu hesaplara dayanarak, küresel ekonomiyi coğrafi olarak ortadan ikiye böldüğümüzde görüyoruz ki “Güney” ülkeleri, “Kuzey” ülkelerine göre en az altı kat daha fakir. Üstelik “Kuzey” ülkeleri de son dönemde derin bir ekonomik kriz sarmalına girmiş durumda.
Küresel Eşitsizlikle Kolektif Mücadele Şart,
Rakamların verdiği açık bir mesaj var: Küresel ekonomik sistem sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumda. Gittikçe derinleşen ekonomik eşitsizlik, uluslararası politikadaki yansımasını terörizm, köktendincilik ve her türlü aşırılık olarak buluyor. Ve bu yapısal sorunu dikkate almadan küresel terörle, aşırılıklarla ya da ırkçılıkla mücadele adına atılan her adım adeta kumdan kale yapmaya benziyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Somali halkının yardımına koşması, bölge halkının hayatında çok şeyi değiştirebilecek örnek bir girişim oldu. Ancak uluslararası sistemin bu kaotik yapısından kurtarılmasının yolu, Türkiye’nin girişiminin küresel platformlara da taşınabilmesi ve hızla artan küresel eşitsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk üzerine kapsamlı bir yeniden düşünme sürecinin başlamasıdır.
..